

Calisma-dosyasi-a4.pdf erişimi için tıklayın
Ahlak Nedir?
Ahlak, insanın iyi veya kötü olarak vasıflandırılmasına yol açan nitelikleri, huyları ve bunların etkisiyle ortaya konan iradeli davranışlarının bütünüdür. İnsanı yaratılan varlıklar arasında kıymetli kılan ilke ahlaktır. Bir insanın ahlaklı olarak nitelendirilebilmesi için onda din ve toplum tarafından kabul görmüş dürüstlük, güvenilirlik, saygı, alçakgönüllülük, merhamet ve anlayış gibi bir takım davranış biçimlerinin bulunması gerekir.
Allah’a iman eden, onun her şeyi gördüğüne, işittiğine ve bildiğine inanan insan, davranışlarında ölçülü ve dikkatli olur. Her zaman nefsine hâkim olmaya, davranışlarını denetlemeye önem verir. Hiç kimsenin görmediği yerde bile kötülük yapmaz, günah işlemez. Çünkü Allah’ın her an kendisinin yanında olduğunu, yaptıklarından haberdar olduğunu bilir. Davranışlarına da bu bilinçle yön verir. Güzel Ahlaklı bir insanda bulunması gereken davranışlar şu şekildedir.
Yardımseverlik
Yardımlaşma , kişinin sahip olduğu maddi ve manevi değerleri ihtiyaç sahibi kimselerle paylaşmasıdır. Maddi ihtiyaçlar, kişinin yeme-içme, giyinme, barınma, sağlık(tedavi) ve borç gibi gerekliliklerinin giderilmesidir. Peygamberimiz bu konuda “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir.” diyerek yardımlaşmanın önemine vurgu yapmaktadır. Öte yandan yardımlaşmanın manevi boyutu da bulunmaktadır. Komşumuzun eşyasını taşımasına yardım etmek, sıkıntısı olan bir arkadaşımızı dinleyip ona moral vermek, yere düşen küçük bir çocuğu kaldırmak, annemize ve babamıza ev işlerinde yardım etmek, kardeşimize derslerinde yardımcı olmak gibi davranışlar da yardımseverliğin manevi boyutunu oluşturur. Dinimiz zor durumda bulanan insanlara samimi bir şekilde yardım etmemizi emretmektedir.
2.Adalet
Adalet, kişinin içinde yaşadığı topluma ve tabiata karşı hak ve hukuku gözetmesi, dengeli davranmasıdır. Başka bir tabirle adalet “hak edene hak ettiğini vermek” demektir. Adalet insanların bir arada huzur içinde yaşamasını sağlayan en önemli etmendir. Devlet ve toplumların temel direğidir. Adaletin olmadığı toplumlarda insanlar kendi hakkını aramaya çalışır ki bu durum anarşi ve huzursuzluğa yol açar. Barış ve güven ortamı yok olur. Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de doğru şahitlik yapmamız, hakkı gözetmemiz, düşmanlarımıza karşı bile adaletli olmamız emredilir.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) adalete çok önem göstermiştir. Bir keresinde Medine’nin ileri gelen ailelerinden birine mensup bir kadın hırsızlık yapmıştır. Bazı kimseler, aracı göndererek Hz. Peygamber’den bu kadının cezalandırılmamasını istemişlerdir. Hz. Peygamber bu isteğe çok kızmıştır. “Sizden önce gelip geçmiş milletler şu sebepten helak olmuşlardır: Onlar, içlerinden ileri gelen ve itibarlı kimseler suç işlediğinde (buna) göz yumar, ceza vermezlerdi. Kimsesiz, zayıf insanlar suç işlerse hemen cezalandırırlardı. Allah’a yemin ederim ki hırsızlık yapan kızım Fatıma bile olsa onun da elini keserdim.” diyerek sahabilerini açık bir şekilde uyarmıştır
3. Doğruluk ve Dürüstlük
Kişinin sözlerinde ve davranışlarında tutarlı olması demektir. Doğru sözlü olan kimse asla yalan söylemez, yalan şahitlik yapmaz, verdiği sözleri tutar, emanete ihanet etmez ve hile yapıp insanları kandırmaz. Dinimiz; insanların doğru sözlü ve dürüst kimseler olmasını emreder. Ve yalan söylemeyi, hile yapmayı, yalancı şahitlik etmeyi, başkalarını aldatmayı açık ve kesin bir şekilde yasaklar. Doğruluk konusunda bizler için en güzel örnek Hz. Muhammed’dir. O, şaka bile olsa insanların aldatılmasını uygun bulmamıştır. Kadın erkek, yaşlı genç, küçük büyük herkese karşı dürüst olmamızı öğütlemiştir.
DEVAMI GELECEK………….




